- köle gibi
- adj. slavish, servile, vassal* * *1. serflike 2. slavish
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
tutsak pazarı — is., esk. Tutsakların köle gibi alınıp satıldığı yer, esir pazarı Sanki tutsak pazarında üzerinde pazarlık yapılan satılık bir halayık gibi susmuştu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ÇÂKERÂNE — f. Kölecesine, köle gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TİLAD — Köle, hayvan, mülk, mal gibi şeyler. * Kendi yanında eskiden beri mevcud olan ve yeni olmuş olan şey … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tegin — değin I, 349 bkz: tigin § kümüş tegin; rengi gümüş gibi saf köle I, 413 § alp tegin; yi ğit köle I, 413 § kutlug tegin; uğurlu köle. I, 413 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Zuhal Olcay — (born August 10, 1957 in Üsküdar, Istanbul, Turkey) is a famous Turkish actress and singer. Biography She started first as an actress in 1980 s and became famous with films like Amansız Yol , Kurşun Ata Ata Biter , Bir Avuç Gökyüzü , Halkalı Köle … Wikipedia
Zuhal Olcay — (* 10. August 1957 in Istanbul als Zuhal İşanç) ist eine türkische Schauspielerin und Sängerin. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Filmografie 3 Diskographie 4 Weblinks … Deutsch Wikipedia
ABD — Kul, köle, Allah ın kulu. Mahluk, insan. Hizmetçi. (Hür ün zıddı). Abd kelimesi Allah ın bazı isimleriyle birleştirilerek erkek isimleri meydana getirilir. Abdullah (Allah ın kulu). Abdulbâki (Ebedi olan Allah ın kulu) gibi. Bu isimleri taşıyan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HÜRR — Kimsenin baskısı, zorlaması olmadan meşru dairede istediği gibi yaşayabilen. * Esir veya köle olmayan. Serbest … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ITK-I MUALLAK — Bir şarta talik suretiyle vuku bulan ıtkdır. Bir kimsenin kölesine şu işi yaparsan hürsün demesi gibi ki, köle o işi yapınca azad olur. (Ist. Fık. K … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ITK-I MÜNECCEZ — Bir şarta muallak veya bir zamana muzaf olmaksızın derhal vuku bulan ıtkdır. Bir kimsenin memluküne hitaben seni azad ettim. demesi gibi ki, onunla köle derhal hürriyetine kavuşur. (Ist. Fık. K … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜKÂTEBE — Yazışma. Mektuplaşma. Birbirine yazma. * Fık: Azâd edilmesi, bazı şartlara mal kazanmak veya bir müddet hizmet etmek gibi neticeye bağlı olan köle veya câriye ve bu azad hususunda yapılan mukavele … Yeni Lügat Türkçe Sözlük